---------------------------
ABD gibi güçlü bir ülkenin Alman orijinli başkanı ve Güney Afrikalı orijinli baş DOGE danışmanı, original vatandaşı olmadıkları bir ülkede yabancı düşmanı politikaları körüklüyorlar.
İlginç bir şekilde, Almanya'nın aşırı sağcı AfD partisi, yabancı düşmanı gündemini ilerletmek ve oy toplamak için kendi kökeninden olmayan bu aynı danışmanın desteğine güveniyor. Bu, siyasetteki derin fırsatçılığı ve ikiyüzlülüğü vurguluyor. Sermaye gücüyle şekillenen küreselci aşırı sağ hareketlerinin en önemli örneklerinden biridir: küresel sermaye, kendi etkisini pekiştirmek için yerel milliyetçi ve yabancı düşmanı söylemleri körüklüyor.
---------------------------
Bize inandırmak istedikleri kadar aptal mıyız yoksa farkında mıyız?
Yazinin devamini okumaya basladiysaniz, biraz farkindasiniz demektir.
Yapay zeka (AI), sosyal medya ve teknolojik ilerlemeler, yeni bir endüstri devrimini başlatırken, bu değişim sadece ekonomiyi değil, siyaseti ve toplumu da derinden etkiliyor. Ancak bu süreç, "tekno-feodalizm" adı verilen bir sistemi de beraberinde getiriyor. Bu sistemde, teknoloji devleri ve zengin oligarklar, güçlerini artırmak için yabancı düşmanlığı ve milliyetçi söylemleri kullanıyor. Peki, bu durum onların işine mi geliyor? Kesinlikle evet.
Tekno-feodalizm, bir avuç teknoloji devi ve zengin oligarkın, dijital dünyada modern feodal lordlar gibi davrandığı bir sistem. Bu gruplar, verilerimizi, dikkatimizi ve hatta siyasi tercihlerimizi kontrol ederek, ekonomik ve siyasi güçlerini pekiştiriyor. Yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik gibi kutuplaştırıcı söylemler, bu gücü korumak ve genişletmek için kullanılan etkili araçlar haline geldi.
Örneğin, ABD gibi güçlü bir ülkenin Alman kökenli başkanı ve Güney Afrika kökenli baş danışmanı, kendi vatandaşı olmadıkları bir ülkede yabancı düşmanı politikaları savunuyor. İlginç bir şekilde, Almanya’daki aşırı sağcı AfD partisi, kendi politikalarını ve propagandalarını yürütürken, yine kendisinden olmayan, orijinal kökenli olmayan bu baş danışmanın desteğine ihtiyaç duyuyor. Bu durum, siyasetteki fırsatçılığın ve ikiyüzlülüğün ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Bu, sermaye gücü ile şekillenen globalist aşırı sağcılığın tipik bir örneğidir: küresel sermaye, yerel milliyetçi ve yabancı düşmanı söylemleri destekleyerek, kendi gücünü pekiştiriyor.
Yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik, toplumları bölerek dikkati asıl sorunlardan uzaklaştırır. Ekonomik eşitsizlik, işsizlik ve sosyal adaletsizlik gibi temel meseleler yerine, insanların öfkesi "öteki" olarak görülen gruplara yönlendirilir. Bu, oligarkların ve teknoloji devlerinin, sistemdeki adaletsizliklerin sorgulanmasını engellemesine yardımcı olur.
Yabancı düşmanlığı, insanların gerçek sorunlara odaklanmasını engelleyerek, oligarkların güçlerini korumasını sağlar. Toplumlar bölündüğünde, insanlar birbirine karşı mücadele ederken, güç sahipleri arka planda işlerini yürütmeye devam eder. Teknoloji devleri, kutuplaştırıcı içerikler sayesinde daha fazla veri toplar ve bu verileri siyasi manipülasyon veya reklam gelirleri için kullanır.
Yapay zeka, oligarkların bu stratejilerini daha da güçlendiriyor. AI, insanların davranışlarını analiz ederek, onları korku ve öfke temelli içeriklere yönlendirebiliyor. Bu, yabancı düşmanlığı gibi söylemlerin daha hızlı yayılmasını ve daha derin bir şekilde benimsenmesini sağlıyor.
Sosyal medya, bu manipülasyonun en güçlü araçlarından biri haline geldi. Platformlar, algoritmaları sayesinde kullanıcıların ilgi alanlarını ve duygusal tepkilerini analiz ederek, onları belirli içeriklere yönlendiriyor. Bu, yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik gibi kutuplaştırıcı söylemlerin daha hızlı yayılmasını sağlıyor. Aynı zamanda, sosyal medya, oligarkların ve teknoloji devlerinin toplumu kontrol etmek için kullandığı bir araç haline geldi.
Ancak bu manipülasyonun bir diğer boyutu da eğitim kalitesini düşürücü politikaları desteklemek. Oligarklar ve güç sahipleri, insanların cahil kalmasını ve düşünme tembelliği içinde olmasını tercih ediyor. Çünkü düşünmeyen, sorgulamayan ve eleştirel bakış açısından yoksun bir toplumu yönetmek çok daha kolaydır. Eğitim sistemlerinin zayıflatılması, bilgiye erişimin kısıtlanması ve medya okuryazarlığının önemsenmemesi, bu stratejinin bir parçasıdır.
Brexit, 2016 ve 2024 ABD seçimleri ve son Almanya seçimleri gibi olaylara bakın. Tüm grupları ve bu grupların genetiğini de AI ile çıkararak, basit algoritma ayarlamalarının nasıl manipüle edebileceğini gösteriyor.
Bizi gerçek sorunları yok sayıp, dikkat dağıtma teknikleri, sosyal medyadaki akıl oyunları, AI amplifikasyonu ile bizi aptallaştırma çabaları. Aslında düşünmemiz gereken, aptallaşan mı biziz yoksa aptallaştırılan mı? Yoksa bizim aptal olduğumuzu bilen bu kesim ikinci dereceden mi suçlu? Yoksa asıl suçlu biz miyiz?
Peki, insanlar bu manipülasyonların daha fazla farkına mı varıyor, yoksa korku temelli anlatılar hala kolayca etkileyebiliyor mu? Artan bilgi erişimi ve eleştirel söylem, bazı kesimleri daha bilinçli hale getirse de, ekonomik belirsizlik ve sosyal değişim dönemlerinde bu tür söylemlerin duygusal çekiciliği devam ediyor.
Ben düşündüm ve yazdım. Siz bari okuyup düşünün!!
Bu yazının okunması, belki de algoritmaların engeline rağmen gerçekleşti. Belki de bu yaziyi okuduysaniz , hem siz hem ben sansliyim .
Farkında mıyız?
—Yigit Brave Cesur | Feb 23, 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder