Titanic’i Buzdağı, Sahneyi M&M Yıktı.
Aslında bu yazının başlığına, herkes gibi bir M&M fotoğrafı koymalıydım. Ama bu kez dikkatinizi başka bir yere çekmek istedim. Çünkü bu yazı bir kutu şekerlemenin ötesinde; detayların hayat kurtaran gücüyle ilgili.
1980’lerin efsane rock grubu Van Halen, konser kontratlarına oldukça tuhaf bir madde eklerdi:
“Sahne arkasında kesinlikle kahverengi M&M bulunmayacak.”
Bu kural, sözleşmenin 126. maddesinde gizlenmişti adeta.
Peki ama neden? Bir kutu şekerin içindeki bir renk neden bu kadar önemliydi?
Aslında bu madde, grubun uyguladığı zekice bir güvenlik testiydi.
Van Halen, dev sahne sistemlerinin güvenliği için yüzlerce teknik detay içeren kontratlar hazırlatıyordu. Kahverengi M&M yasağı ise organizatörlerin bu kontratı gerçekten okuyup okumadığını anlamanın bir yoluydu.
Eğer sahne arkasında kahverengi M&M'ler varsa, bu, diğer kritik güvenlik kurallarının da göz ardı edildiği anlamına geliyordu.
Nitekim bir konserde, M&M uyarısını önemsemeyen ekip, sahnenin çökmesine neden olan ciddi hataları da fark etmemişti.
Grubun davulcusu bu stratejiyi şöyle açıklıyor:
“Uçağa binmeden önce motoru kontrol eden teknisyen, pervane vidalarını da sayar. Bizim M&M’lerimiz de o vidalardı.”
Bu sadece müzik dünyasında geçerli değil. Aynı yaklaşım farklı alanlarda da karşımıza çıkıyor.
Aklıma okuduğum birkaç dipnot geldi:
-
NASA, astronot adaylarına verilen talimatların arasına "siyah çorap giy" gibi saçma görünen maddeler eklerdi. Bunu atlayanlar, kritik prosedürleri de es geçiyor demekti.
-
Toyota, bir arızada “Neden?” sorusunu beş kez sorarak kök nedeni bulmayı hedefler. Toyota Rules kitabında bu detaydan uzun uzun bahsedilir.
-
Steve Jobs, ürün kutularının açılış hissini test etmek için tuvalet kağıdı ruloları kullandığında da aynı dikkat beni şaşırtmıştı.
Bu prensibi günlük hayatta uygulamak zor değil. Hatta mükemmel bir kontrol mekanizması için fırsat bile olabilir.
Aklıma gelen örnekler biraz "tuzak" gibi gelebilir ama:
-
Deneyimli bir avukat, müvekkilinin ifadesini alırken “Dün kahvaltıda ne yediniz?” gibi görünürde alakasız bir soru sorabilir. Bu detay, tanığın hafıza güvenilirliğini test etmek içindir.
-
İş yerinizde verilen belgelerin arasına kasıtlı olarak “Bu belgeyi okuduysanız, ofis müdürüne ‘Van Halen!!!’ yazılı bir not iletin.” ibaresi eklenebilir. Bunu fark etmeyen biri, diğer önemli belgeleri de atlamış olabilir.
-
Post-it’lerinizi ters çevirip asın. “Bu neden ters?” dedirtmesi bile dikkatinizi o nota yönlendirebilir. Ben bunu kendime sık sık yaparım. Çünkü orada boş post-it durmaz; bir şey söylemek ister.
Bu hikâyeye Harvard Business Review okurken denk geldim. Hatta Harvard’da ders olarak okutuluyor olması beni ayrıca etkiledi.
Unutmayın, Titanic’i batıran şey buzdağının görünmeyen kısmıydı.
Diyebiliriz ki:
Titanic’i buzdağı, sahneyi M&M yıktı.
Detaylar sıkıcı gelebilir ama hayat kurtarır.
Ve evet… bazen – hatta çoğu zaman – ben de sıkıcı olabilirim.
Ama sıkıcılığın içinde saklı olan detaylar, belki de en çok güvenebileceğimiz şeylerdir.
“Gerçek dikkat, görünmeyeni fark etmekle başlar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder